İnsanoğlu kendi dışında var olan her şeyi sınıflandırma ve ona bir etiket bulma eğilimindedir.Kendi dışında var olan her şeyi "öteki" olarak adlandırırken aslında kendini bir öteki yaparak kendine de bir yer bulur.Olmak istediği yeri başkalarına göre belirlerken hep bir şey olabilme, kendini bir yere ait hissedebilme telaşı güder.
Başkalarına göre "iyi" olabilmek(ki bu iyinin tanımının ne olduğu da oldukça değişkendir) için kendine bir portre çizer.Hangimiz kendimize kendi gözümüzle bakabilmeye çabalıyoruz ki?Hep bir başkasının gözlüklerini takınıyoruz kendimizi seyrederken.
Oysaki ne kadar da yorucu bir çabalar bütünü bu zihinsel karmaşa.Herkes için iyi olabilmek diye bir şey olamadığına göre asıl olan şey kendini gerçekleştirmek ya da gerçekleştirememektir.Arzularını bir başkasınının düşünceleri adına sindirmek ne kadar da acizliğimize ait gibi duruyor.Tamamıyla toplumsal normlardan uzaklaşıp,her yerde her istediğini yapabilmek düşüncesi değil savunduğum.Sadece kendin olabilme ölçüsüne sahip olabilmek...
Kendimize doğru etiketi bulabilsek tüm bunların dışında gerçeği yakalayabiliriz belki de.O yüzden diyorum ki; "kendi etiketini kendin tak"...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
katılıyorum. aslında bu bahsettiğin şu "karınca Z" filminde işlenen konu gibi. yani aslında çok da karmaşık. yani bi ütopik yaşam var mıdır yok mudur kargaşasından çok, karıncaların doğar doğmaz işçi mi asker mi olacağına karar verildiği gibi, insanlara da böyle etiketler yapıştırılıveriyor. hı bu bence (ve özetle) yalnız kalma (ve yaptığı herşeyden sorumlu olma) korkusu ve topluluğun içine kabul (ve yapılanlardan kendi değil toplumun sorumlu olması) durumu söz konusu olabilir.
Yorum Gönder