BLOGGER TEMPLATES AND TWITTER BACKGROUNDS

18 Ocak 2009 Pazar

Etiketini Kendin Tak

İnsanoğlu kendi dışında var olan her şeyi sınıflandırma ve ona bir etiket bulma eğilimindedir.Kendi dışında var olan her şeyi "öteki" olarak adlandırırken aslında kendini bir öteki yaparak kendine de bir yer bulur.Olmak istediği yeri başkalarına göre belirlerken hep bir şey olabilme, kendini bir yere ait hissedebilme telaşı güder.
Başkalarına göre "iyi" olabilmek(ki bu iyinin tanımının ne olduğu da oldukça değişkendir) için kendine bir portre çizer.Hangimiz kendimize kendi gözümüzle bakabilmeye çabalıyoruz ki?Hep bir başkasının gözlüklerini takınıyoruz kendimizi seyrederken.
Oysaki ne kadar da yorucu bir çabalar bütünü bu zihinsel karmaşa.Herkes için iyi olabilmek diye bir şey olamadığına göre asıl olan şey kendini gerçekleştirmek ya da gerçekleştirememektir.Arzularını bir başkasınının düşünceleri adına sindirmek ne kadar da acizliğimize ait gibi duruyor.Tamamıyla toplumsal normlardan uzaklaşıp,her yerde her istediğini yapabilmek düşüncesi değil savunduğum.Sadece kendin olabilme ölçüsüne sahip olabilmek...
Kendimize doğru etiketi bulabilsek tüm bunların dışında gerçeği yakalayabiliriz belki de.O yüzden diyorum ki; "kendi etiketini kendin tak"...

17 Ocak 2009 Cumartesi

Nesil Boyu Sersemlik

Az önce gazeteleri okurken öğrendim ki ÖSS sistemi yine değişiyormuş ve bu yeni sistemin 2010'a yetişmesi bekleniyormuş.Aklıma ilk gelen soru şu oldu:Yıllardır bir sistem nasıl ottutturulamaz ve nesil boyu sersem etme çabası böyle başarılı nasıl uygulanabilir?
Şahsım adına ÖSS'ye umut bağlayan kesimin en çok dar ve orta gelirli kesim olduğunu düşünmekteyim.Ailesinden kendisine kalacak bir mal varlığı olmadığının farkında olan ve yapacakları kendi çabalarının tekelinde olan bir kesim daha iyisi olabilme hayallerini ÖSS denen merete bağlamıştır.Ne yazık ki her yeni sistem de gençliğe ümit vermek yerine onları strese sokmak ve dersanelere,özel derslere daha büyük bir pasta dilimi ayırmaktan öteye geçememiştir.Bunlar göze alındğında da yüksek gelirli kesimin ÖSS'ye daha iyi olanaklarla hazırlanıp daha iyi üniversitelere girme şansı elde ettiğini görmekteyiz.Hoş bu olmassa özel üniversite kapısı da kendilerine açılacaktır.Var olan eşitsizliğin yeniden yaratıldığını düşünüp Marx' a hak vermemek mümkün olmuyor açıkçası.
Liselere giriş sınavının sistemi de değişti ve aşamalı oldu biliyorsunuz.Hesapta tek bir şans vermek yerine öğrencilere aşamalı bir sistemle daha iyi bir olanak ve şans sunuldu.Aksine 6.sınıftaki küçücük öğrencilerin haftasonlarını dersanelerde geçirip bir at yarışı oldukları hissi vermenin ötesine geçemedi bu sistem de.Çocuğunu dersaneye veremeyen aileler ise bu baskıyı kendilerinde daha erken hissetmiş oldular.
Geleceğe odaklı yaşayan ve şu anı fazlasıyla çalınan bir nesilden gelecekte ne bekliyoruz?

16 Ocak 2009 Cuma

Yap Boz

Yazmaya çok aç hissettim kendimi bu akşam.Kendimi kendime yazarak anlatmak niyetim.Sanki kendimle konuşurken kelimeler uçup gidiyor, anlamsız kalıyor; ama onlar yazıya dökülünce bir ateşkes anlaşması gibi ruhumun derinliklerinde imza buluyor.Kendini kelimeleriyle sorgulamaya çalışan yazınsal biriyim ben.Hiçbir edebi yanı olmaksızın sadece kendimi anlayabilmek ve de anlatabilmek için sayfalarca yazabilirim aslında.Bunu yaptıktan sonra ise en azından bir an için olsun arınmışlık duygusu elde edebilirim.Her şey düzelecek mi yazınca, dünya düzenim mi değişecek?Hayır , ama kelimelerle can bulan sesim bir an için odadaki boşluğu dolduracak.Yap bozun bir parçasını dahi doğru yerleştirdiğinde mutlu olabilen bir çocuğum ben...
Hayal kurmanın büyüsündeyim şimdi.Yaşadıklarımdan o denli keyifsizim ki başka bir dünyaya olan açlığımı doyuruyorum hayallerimle.Kendimi daha önemli hissetmek belki de amacım.Aslında hangimizin amacı bu değil ki?
Hala kendi değerimi başkalarının gözünden anlayacak kadar çocuğum.Sadece başkaları anlayışım değişti.Korkma bu değişiklik iyi bir haber...Toz pembe bulutların üzerinden seyreyleyelim dünyayı...

Hey Sen!

Tüm kötülüklerden arınıp yanında nefes almak istediğim bir liman şimdi o.Belki eksiklikleri tamamlayacağını düşündüğüm,belki de tüm bunların ötesine koyduğum.İhtiyaç dolu bakışlarıma set koydum.Nerdesin?

9 Ocak 2009 Cuma

Zaman Üzerine

Doğru yerlerde kullanıldığında tüm anlamı değiştirebilen imla kurallarına benzer zaman.Hızıyla başınızı döndürüp doğru yerleri es geçmeniz için bir çelme de takabilir ayağınıza.Ego denen kavramı üzerine ekseriyetiyle alıp bir kez gerçekleşmek ve özel kalabilmek üzerine adeta bir oyun yaratır.Öylesine de önemli adlerder ki kendini kötü yaşantılarda siz tarafından yanlış kullanılan bir varlıkken , iyi olan tüm hayatsal olaylarda ilaç olduğunu iddia ederek kullanımını kendi kendine gerçekleştiriyormuşçasına tüm alkışları üzerine çeker.
Öyle sanıyorum ki yaşamın ahengi zamana hükmedebilmekten geçiyor.Zamana hükmetmekten kastım onu dvdden izlenen bir film gibi durdurabilmek ya da ileri geri alabilmek değildir.Anlatmak istediğim zamanın doğru dozda,doğru şekilde alınması gereken bir ilaç gibi tüketiminin doğru yapılması gerektiğine olan inancımdır.Hiçbir kişisel düşüncenin evrensel bir doğru yaratamayacığını düşündüğümden doğrudan tek kastım farkındalıktır.
Evrendeki milyonlarca etki sebebiyle bazen kendini dahi istediği yönde kontrol edemeyen insanoğlu zamanını farkında olarak tüketse tüm kontrollerin dışında bir içsel denge yaratabilir kanaatindeyim.
Harcama kelimesini kendine yakıştıramayacak zamanlar geçirmeniz dileğimle...