BLOGGER TEMPLATES AND TWITTER BACKGROUNDS

28 Mart 2009 Cumartesi

Anlık Çıkarımlar(3)

Hiçbir insan tüm hayatı boyunca sabit bir benliğe sahip olamaz; ama aynı şekilde de hiçbir insan tüm hayatı boyunca şuursuz bir aidiyet içinde kendini kaybetmiş bir varlıkla değişime tabi de olamaz.Doğal olması gereken sabit olanların üzerine getirilen bilinçli yeniliklerken ,kendine bulamadığın kalıplar üzerinden bakmak da doğal dışı açılımlarla eziyete dönüşebilir.
Milyonlarca anlamsız şey için mutlu olma hayalleri kurarken, kuşkusuz ki insanoğlunun en mutlu olabileceği hali kendi varlığını tanıyabilen ve ona tutunabilen hali olmalıdır.Kendini sıkı sıkı kavrayabilen insanın başka bir güvenceye ya da sağlam bir zemine ihtiyacı yoktur. Kaygan zeminler köklerini sıkıca kendisine geçirmiş olanları devredışı bırakamaz...

27 Mart 2009 Cuma

Mum


Tıpkı bir mum gibi..
Çevresine ışık veren ; ama bir rüzgarla sönebilecek kadar zayıf, savunmasız...
Eriyen, form değiştiren.Kendini kendinden yaratan...
Bir yere tutunmak için öncesinde bir damlasının düşmüş olması gereken bir mum...
Tutunmak için sebep aramak...
Teması halinde can acıtan bir mum...
Loşluk yaratan mum..Ne karanlık ne aydınlık..
İçiçe geçirdiğimiz ruhlarımız gibi...
İhtiyaç dahilinde aydınlık için ya da aksesuar olarak varlık gösterebilmek için kullanılan bir mum...
Şimdi bana hanginiz bir çoğumuzun mum olmadığını söyleyebilir ki?
Peki, siz olmayan. O halde benim mumdan formuma hoş geldiniz.

23 Mart 2009 Pazartesi

Anlık Çıkarımlar(2)

Milyonlarca arzumdan birini seçmem istesenseydi eğer , en çok parıldayanı,şiddetle meydanda yananı seçerdim. Yine en iyisini dilerdim.Sadece biri gerçekleşebilecekse eğer , en ütopik olanı gerçekleşmeli...Ortalarda dolanmayı öğretmenin bir yolu yok bana...İclal Aydın yazılarındaki gibi hayata bakabilseydim eğer 20 yıl sonra mutlu olabileceğimin garantisini vererek sırıtabilirdim. Pollyana masallardan nasibini kendine alamamış biriyim ben; ama bir o kadar da masalda barınabilemeye hevesli...

20 Mart 2009 Cuma

Ruhumdaki Gestalt



Gestalt'ın bütünselci yaklaşımını anlatan sözünü bir kaç gündür içimde hissediyorum.Ruhumun bir yerlerinde Gestalt geziniyor sanki.Durduk yerde o sözü geliveriyor aklıma ve belki de onun anlatmak istediğinden farklı bir şekilde kendi dünyama uygun anlamlar yaratıyorum o söze:
"Bütün parçaların toplamından öte bir şeydir"...
Farklı çıkarımlar var bu söze dair kafamda.Hepimiz parça parça ele alındığımzda bütünsel olarak algılandığımızdan o kadar farklıyız ki...Her birimiz başka dünya ve hayatlar için değişik anlamlar içerirken tek birimizin bile herkes için aynı olduğunu söyleyemeyiz.Bu yüzdendir ki tek bir bütün tanım ötesinde parça parça herkesin algısal dünyasında farklılaşmış bir ben var olduğunu biliyorum.Tüm bu parçalarımdan ortaya çıkan ben parçalarımın toplamından öte bir şey...

18 Mart 2009 Çarşamba

Çıkarsama

Kendimi eskisi kadar önemli adlettiğim söylenemez; fakat öte yandan da çevremde olup bitenleri de yeteri kadar önemli adletmiyorum.Herkes farklı bir boyutunda yaşamın ve birilerinin anlatmaya çalıştıklarını ben önceden tüketip farklılaşıp yalnızlığa mahkum olmuşum gibi..

Evet, karmaşık...Burada anlatmak istediğim yüksek bir egonun ötesinde manasızlaşan yaşantılardan ibaret.Uğruna savaşılacak, anlam verilecek bunca şey varken çevremdekilerin değerli adlettiklerinin değersizliğini söylersem çok mu ukala olurum ki?

Anlık Çıkarımlar(1)

Kendimi ifade etme telaşımla paradoksal iletişim kuran duvarlarım...Göstermek istediğin iyi algılansın, görüntün söylediklerinden ,söylemek istediklerinden ibaret olsun derken, kendim dışında var olan milyonlarca farklı algının anlama dönüşme yeteneğinin kontrolsüz olduğunu görmek istemeyecek kadar ezik bir egoya sahibim bazen...

15 Mart 2009 Pazar

MideN

Gülüşlerin arkasındaki sahteliği bilirken, gerçekdışı sahteliklerin dengesi değişmeye her an hazırken sabit kalabilmen mümkün mü?Kayıp gideceklerin korkusuyla yutkunurken midende hissettiğin kayıplarla ülsere yakalandığını biliyorsun...Mideni kaybediyorsun sen! İşte gerçek bu, sürekli eksiğim diye hissettiğin yanın yutkunduklarınla kaybettiğin miden..Derinliklere ittiğin yutkunduklarının izleri gözlerindeyken tüm yaşamını midesiz geçiremeyeceğini biliyorsun.. .
Yeni bir mideye sahip olduğunda senin için yaratılan gerçek mideyi hatırlamayacak mısın?
Ne kadar yeni olabilirsin?...Ne kadar kendin dışında olabilirsin?
Acıma kendine...Ya da acı...Üzgünüm busun..

14 Mart 2009 Cumartesi

Sınırlı Sınırsızlık


Tanrının bana çok da büyük yetenekler sunmadığı kanısındayım.Doygun mutlulukların dışında dolanırken ruhum, giydiğim tüm sorumluluk elbiseleriyle bir şeyi farkettim: Tanrı'nın bana bahşettiği tek ve güzel yeteneği; sınırlı olanları sınırsız kullanabilme yeteneği...

Değiştirebildiklerinle bir benlik yarat kendine diyor sanki...Değiştiremedeklerime de isyanımı sevmiyor gibi..

Sınırlı sınırsızlığım...

7 Mart 2009 Cumartesi

Cesaret


Her zaman cesur değilim ben.Hangimiz her gerektiğinde cesur olabiliyoruz ki?Birini cesaretlendirebilmek için önce onu tanımak gerekmez mi?

Tanımıyorsun sen beni; özü bu cesaretsizliğimin...

1 Mart 2009 Pazar

Değişkenlerim

Az önce yazdığım silindi.Şimdi yazacaklarım onun niteliğinde olamayacak ne yazık ki.
Ne diyordum az önce?Ah evet, büyümekti konum...
İfşa kanallarımı açmanın vakti belki de ...Değişimin değişimi benden farklı olan tüm ötekileri kavrayarak algılanabilir sanıyorum ki.Değişim ve birey olabilme, benlik kazanma süreceni sıkıntılı yaşamam her şeye olan duyusal, duygusal ve mantıksal sorgulamamdan kaynaklı.Farkındalık ve farkında olmak her zaman kolay olmasa gerek.Anlamlandıramadıklarımın üzerimde bir yük olup kaçısa sebebiyet vermesine izin vermek istemiyorum artık...Tam da bu nokta da son cümle İlhan İrem'den gelmeli bence: "Kaçmakla mutluluklar bulunmuyor bunu bil"...